Kaleciler-Veliler-Yarınlar-Ev Ödevleri..

Samsunspor’da oynadığı dönemlerde hayranlıkla izlediğim, Milli takımımızında formasını giyen Fatih Uraz hocamın sosyal medyada yayınladığı köşe yazısını noktası virgülüne dokunmadan sizinle paylaşmak istedik. Ayrıca yazılarını bizimle paylaşmada sakınca görmeyen hocama bir kez daha teşekkür ediyor, tüm kaleci adaylarına ve kaleci antrenörlerine değerli hocamın yazılarını takip etmelerini tavsiye ediyorum..

Kaleciler-Veliler-Yarınlar-Ev Ödevleri..
Yüce Allah 58 senelik ömrümüzde ortada hak edilmiş bir şey yokken okul-futbol-çocuk-iş derken şanına layık şekilde çok cömert davrandı zatımıza…

Adına şans denilen ve gerçekten var olup olmadığını bilmediğimiz şeyse kapımızın önünden bile geçmedi! Mutlaka tırnaklarımızla kazıdık toprağı, kayayı, betonu…

Sıfır araba alırız 5 dk sonra bir yerinde arıza çıkar; telefonu yenileriz ertesi gün değiştirme zorunluluğu hasıl olur; milli takım kalesine ancak 25 yaşında geçebildik (baya baya bir gecikme vardı ortada) derken say say bitmez…

Nasıl olduysa (önce maşaallah diyelim) kalecilik okulunda son derece aklı başında veliler ve çalışmayı seven gençler çıktı karşımıza…

Ancak o gençlerin hocalarından yana yine gülmedi talihimiz! İstiyoruz ki haftada 4 kez gelsin file bekçisi adayları antrenmanlarımıza ve fundemental denilen temel eksikleri bir an önce kapatmanın yollarını arayalım..

Kimi çalıştırıcılar nasıl bir disiplin anlayışıysa “çocukları kazık gibi saha ortasında dikerken dahi idmanında hazır nazır görmeyi istiyor!”

İsteyen alınır isteyen alınmaz, özgür irade var lâkin gerçeklerde ayan beyan ortada! Şöyleki ülkemizde hemen her alanda bilmeyen ve bilmediğini de bilmeyen yığınla fani yaşar! Ve ezici çoğunluğu yabancı dil bilmediğinden birinci elden araştırıp öğrenme imkânına sahip değildir; dahası okumayı sevmez, başkalarının aklını ve fikrini beğenmez; söylenenlere ekseriye kulak kabartmaz; yaptığı işi doğal yetenekleriyle yiyip yuttuğunu düşünür; komplekslidir. Tamam da Yaradan akıl vermiş, izan vermiş ve “Ey mantık neredesin?” diyesi geliyor insanın…

Bir de sanılıyor ki biz istek parçaları çalan radyo DJ’yiyiz! Kulağımıza fısıldandığı kadarıyla 10-11-12-13-14 yaşındaki çocukların hocalarından kimisi orta sahaya kadar aut atışı kullanmasını istiyor, kimisi ayaklarıyla oyun kursun istiyor, kimisi deneyimli profesyoneller gibi uçanı-kaçanı yakalasın istiyor; isteyen isteyene…

Susuzluktan kırılan adama “ekmek kadayıfının kaymağı Afyon’dan mı olsun yoksa Bolu’dan mı; badem Amerika’dan mı gelsin İran’dan mı demediklerine şükredin!”

Bunlar Ahmet Haşim’in ağır ağır çıkacaksın merdivenlerden şiirini hiç okumamış galiba! O yaşlarda önce idmanlar zevkli hale getirilir, sonra düşünce canının acımaması ve topu tutması için gerekli teknikler öğretilir, akabinde çeviklik kazandırılır ve reaksiyon zamanını hızlandırma, timing, koordinasyon, sıçrama, yumruk, el-ayak degajı, aut atışı, pozisyon alma derken peyderpey istim tutulur…

En az 3-4 seneye ihtiyaç vardır kayda değer yol alabilme adına. Sabrı olmayanların bahtı açık olsun deyip arkasından el sallarız sadece! Alaaddin’in Sihirli Lambası çeyiz sandığımızda(!) mevcut değilken sürekli ve doğru çalışma dışında da bir şeye inanmayız. Elbette motivasyon, zihinsel idman, psikolojik destek gibi tüm bilimsel kabullerin, inancın, hırsın, kararlılığın başımızın üstünde yeri vardır…

Şimdi gel gelelim velilerin ev ödevlerine;

– “Aidatı verdikten sonra ister gelirsiniz ister gelmezsiniz!” sözünü bizden asla işitemezsiniz, boşuna beklemeyin! Yaz-kış, soğuk-sıcak, çamur-yağmur farketmez; çocuğunuzu idmana düzenli ve sürekli getirmek zorundasınız…

Daha kibar ifadeyle “Getirmezseniz dostluğumuz baki olmak üzere kendinize yeni bir yol haritası çizersiniz tez zamanda.” Netice de siz bulunmaz Hint Kumaşı değilsiniz biz nadide Çin İpeği değiliz!! Ama çocuklarınızı seviyoruz, onlara inanıyoruz ve 44 senelik tecrübemizle gayet iyi biliyoruz ki “başarıya uzanma adına yeteneğe ihtiyacı yok onların!”

– Eşleriniz belki kızıyordur çamurların eve taşınmasına lâkin bunun kısa vadede çözümü yok. Çıraklığını yapmadığınız, cefasını çekmediğiniz bir işte sefa sürmek olsa olsa masallarda olur…

– Mutlaka idman dışında takip edin yavrularınızı. Zorlamadan “hiç karın kası çalıştığını görmüyorum – 15 dakikacık olsun niye topu duvara vurup yakalamıyorsun? – basketbol oynasan faydası dokunmaz mı?” gibi tatlı ikazların getirisi olur götürüsü olmaz..

– Ahalinin dolduruşlarına kulak tıkadığınız gibi hocalardan, yöneticilerden gelen aşırı övgülere de prim vermeyin!! Ve çocuğunuzun Maradona-Pele-Cruyff olmadığını bilip beklentilerinizi abartmayın…

– Bize haftada 5 değil de 4 sefer antrenmana getirin ki bıkkınlık olmasın. Nereden baksanız profesyonelliği tercih edecek olurlarsa önlerinde 20 sene var. İstirahat zamanı da, eğlence zamanı da, çalışma zamanı da doğru ayarlanmalı…

– Satranç ve dama oynamaya, Rush Hour-sudoku-bulmaca çözmeye teşvik edin. Unutmayın ki “Adamın abdalı kaleci olur aptalı değil!”

– Sabırlı olun, çocuğunuzu başkalarıyla kıyaslamayın, herkesin öğrenme kapasitesinin ve süratinin farklı olduğunu kafanızın bir köşesine yazın. Hikaye de “yavaş kaplumbağa hızlı ama başına buyruk tavşanı geçiyordu!”

Sıhhatimiz elverdiği müddetçe, elde olmayan büyük problemler yaşamadığımız sürece bize güvenenlerin güvenini boş çıkartmamaya çabalayacağız inşaallah…
KÖŞE:Fatih Uraz

Etiketler

Cevdet Yıldırım

Hobi olarak başladığımız ancak yaptığımız paylaşımlarla büyük ilgi gördüğümüz somadaspor.com’da maçlara gitmekten, çala kalem haberlerinizi yapmaktan büyük keyif alıyoruz. 38 yıllık futbola adanmış tecrübelerimizle topluma ufak bir katkımız olmasından büyük mutluluk duyuyoruz. Sizlerden ricamız; biz gazeteci değiliz. Bilgi-birikimlerimizi çala kalem ifade etmeye çalışıyoruz. Somaspor,Samsun Irmaksanayispor, Elbistanspor, Tavşanlı Linyitspor, Soma Linyitspor, Soma Masterler; Futbola adanmış 38 yıl ile, çala kalem yazılmış yazılar vs vs.. Selam ve Dua ile..

YORUM YAZIN